Günümüzde artık birçok organizasyon çok uluslu ve çok kültürlü ortamlarda faaliyet göstermekte.
Bu nedenle çalışanların birbirinden farklı görüş ve önerilere sahip olması kaçınılmaz. Önemli olan, bu farklılıkları zenginliğe dönüştürerek katma değer yaratmaktır. Çalışanların örgütsel kararlara katılması, yaratıcı fikirler sunması şirketler tarafından istenen bir durumken örgütsel sessizlik ne yazık ki bunun önüne geçebilmekte.
Örgütsel sessizlik tanım olarak bakıldığında, çalışanların belirli konu ve sorunları bildikleri halde sessiz kalmaları ve yöneticilerini bilgilendirmemeleri anlamına gelir. Modern organizasyonlar, çalışanlarını kararlara katılma,
yetkilendirme, güçlendirme gibi konularda teşvik etmesine rağmen yapılan araştırmalar, çalışanların kendilerine güvendikleri halde düşüncelerini açıklamada tereddüt ettiklerini, açıkça konuşmayı riskli
bir durum olarak gördüklerini ortaya koymaktadır. Sessiz kalınan konuların başında ise meslektaşların bilgi, beceri ve yetenek açısından yetersizlikleri, işyerindeki iş süreçlerinde aksama ve hatalar, ücretlerle ilgili endişeler, hemfikir olunmayan iş süreçleri, görevi kötüye kullanma, işe gelmeme,yalan, hırsızlık gibi etik olmayan konular hakkında sessiz kalındığı görülmektedir.
bir durum olarak gördüklerini ortaya koymaktadır. Sessiz kalınan konuların başında ise meslektaşların bilgi, beceri ve yetenek açısından yetersizlikleri, işyerindeki iş süreçlerinde aksama ve hatalar, ücretlerle ilgili endişeler, hemfikir olunmayan iş süreçleri, görevi kötüye kullanma, işe gelmeme,yalan, hırsızlık gibi etik olmayan konular hakkında sessiz kalındığı görülmektedir.
Çalışanların sessiz kalmasının nedenleri arasında örgütten dışlanma korkusu, yöneticisi tarafından fikirlerinin reddedileceği düşüncesi, ilişkilerin bozulacağı veya değişen bir şeyin
olmayacağı gibi düşünceler geliyor. Bunun önüne geçilebilmesi için organizasyonların iletişim kanallarının açık olması, şeffaf bir yapının bulunması, bilgi akışının sürekli ve doğru olması, yöneticilerin önyargılı davranmaması ve yeni fikir,görüş ve eleştirilere açık olmaları gerekiyor.
olmayacağı gibi düşünceler geliyor. Bunun önüne geçilebilmesi için organizasyonların iletişim kanallarının açık olması, şeffaf bir yapının bulunması, bilgi akışının sürekli ve doğru olması, yöneticilerin önyargılı davranmaması ve yeni fikir,görüş ve eleştirilere açık olmaları gerekiyor.
İrem Bilen Doğan
Univera İnsan Kaynakları Uzmanı
Yorumlar
Yorum Gönder