Ana içeriğe atla

Dijital Kalitenin Önemi

Günlük hayatımızda çok sık kullandığımız “kalite” kelimesi, kurumlar için çok daha büyük bir anlam  
taşıyor. Ürünlerinin değerini belirleyen “kalite” olgusu, kurumların müşterilerine taahhüt ettiklerini karşılama konusunda belli standartları sağlaması olarak tanımlanabilir.
Diğer bir tanım ile; önceden tespit edilmiş olan özelliklere ya da standartlara göre üretim yapma olgusudur.

Üretim için gerekli olan en önemli unsur ise ham madde/yarı mamuldür. Ham madde veya yarı mamul minimum bir işlemden geçip ana ürünü oluşturur. İşletmenin kendi standartlarına veya dünyada kabul görmüş standartlara göre ürünü üretmesi için her bir aşamada, (ham madde, yarı mamul ve ürünlere) kalite kontrol işlemi yapması gerekmektedir.

Konuyu bir örnekle açıklamak daha kolay olacak. Bu nedenle hayali paketlenmiş küp domates işi yapan bir işletme üzerinden ilerleyelim.
İşletme, üretim yapacağı fabrika için ham madde olarak satın aldığı domatesi, farklı bölgelerden tedarik ettiğinde farklı özelliklerde domateslere sahip oluyor. Hatta aynı bölgeden tedarik edilenlerde bile farklılıklar görülebiliyor. Bu noktada, üretime işlenmesi için verilen ham madde yani domatesin, üretim sonrasında istenilen kalitede olma ihtimali de düşüyor.

İşletme, ancak gelen domatesleri kendi belirleyeceği veya dünyada kabul görmüş standartlara göre kontrol edip, kalite değerlerine göre gruplayıp, üretime verdiğinde çıkan ürün istenen kaliteye ulaşıyor.

Kalite Kontrol olarak kurumlarda gelişen iş süreçleri sayesinde; ham madde kontrolü yapılarak hem gelen üründen ne kadarının istenilen seviyede olduğu, hem de kalite kontrol sonrası kaç farklı özelikte ham madde alındığı bilinebiliyor.
Süreç; üretime belli bir standartta ham madde verilmesi, üretim sonrası yine bir kalite kontrolden
geçmesi ve son ürünün uygunluğunun kontrol edilmelisi şeklinde ilerliyor.

Küp Domates üretimine dönersek; her ne kadar ortak ve istenilen standartta olan ham maddeler üretim hattına verilse de, üretim sonrasında küp domates olarak ortaya çıkan nihai ürün, kesim işlemleri sırasında çok büyük veya çok küçük kalmış olabiliyor. Nihai ürün paketleme aşamasına geçmeden kalite kontrol için numune alınıp, yine işletme veya dünya standartlarına göre kontrol ediliyor. Uygun olan ürünler paketlenip, paletleme işlemine alındıktan sonra tekrar kalite kontrolden geçiyor. Paketin içinde yer alan ürün, istenilen şartlarda olsa bile paletleme işlemi sırasında, paket üzerinde fiziki kontrol yapılıyor.

Bu aşamalardan sonra paketlenmiş küp domatesler, müşteriye taahhüt edildiği standartlarda raflarda yerini almaya hazır hale geliyor.
Eğer örnekteki işletmemiz, tedarikçilerinden aldığı ham maddesi olan domatesi; işletmeye kabulü, üretime verilme, üretimi, paketlenmesi/paletlenmesi ve sevkiyat gibi aşamalarını kalite standartlarına göre kontrol etmeseydi, işletmenin ürettiği her domates aynı nitelikte olamaz ve aşağıdaki farklı durumlar ortaya çıkardı.
  • Tedarikçiden alınan domateslerin verimliliği, kalitesel olarak ölçülemez. (Çok farklı kalite
    değerlerine sahip ürünler, aynı hatta beslenecek ve nitelikli ürün oluşamayacak.)
  • Üretime daima taze ürün verilemeyebilir. (Üretimden önce soğuk hava depolarında bekletilen ham maddenin, depodaki ısı kaybına göre standart altında kalma olasılığı.)
  • Üretim hatlarında çalışan makinelerin anlık problemleri çözülemez. (Ham madde domateslerin belirli ölçülerde kesimi sırasında, makinede kalibrasyon hatası üzerine farklı boyutlarda kesim işlemi).
  • Müşteriden gelen bir şikâyet üzerine, hangi tedarikçiden alınan hammaddenin problemli olduğu bilgisine ulaşılamaz. 
Peki, kalite kontrol süreçleri sayesinde tüm bu adımlar %100 başarılı olur mu? Tüm süreçler kontrol
altına alıbilir mi?
Maalesef hayır. Günümüzde kalite olgusu, hem kamu kurumlarının denetimi hem işletmelerin daha iyi hizmet için çalışmaları ve müşteri talepleri ile üst seviyelere çıkmış durumda. Belli bir kaliteye ulaşabilmek için ham maddeden başlayarak sevkiyata kadar geçen her aşamada kontrol işleminin ufak bir hata olmayacak şekilde yapılması gerekiyor. Bunu da %100 eksiksiz yapabilmek ancak insandan bağımsız, dijital süreçler ile mümkün.
Tüm süreçlerde elde edilen veriler bir programa aktarılmaz ve kâğıt üzerinden takip edilmek istenirse, hem takibi çok zor olur hem de verilere hızlı ulaşmak mümkün olmaz. Yine Paketlenmiş Küp Domatesçimizin İşletmesi üzerinden ilerleyelim. Örneğin, manuel olarak kayıt altına alınarak ilerlenen süreçte, 1 yıl içinde X tedarikçisinden alınan domateslerin kalite verimlik değeri raporuna ulaşılmak için tüm evraklar gözden geçirilmesi ve bulunması düşük bir ihtimal. En iyi ihtmalle bulunduğunda ise doğru sonuç vermeyen bir veri olması muhtemel.

İşte bu nedenlerle kalite süreçlerinin işletmede uygulanması kadar bu süreç sonucunda elde edilen
verilerin bir program üzerinden takip edilmesi kritik noktalardan. Tüm süreçteki verilere çok hızlı ve doğru ulaşılması ve raporlanabilmesi ancak dijitalleşme ile sağlanabilir.

Kalite birimlerinin dijitalleşmesi sayesinde takip edilebilecek verileri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.
  • Hangi tedarikçiden ne kadar verim ile ürün alındığının bilgisi
  • Standartlara uygun ham maddelerin hangilerinin olduğu bilgisi
  • Hangilerinin üretime verileceğinin bilgisi 
  • Üretim sırasında hangi partide problem olduğunun bilgisi
  • Olası müşteri şikâyetlerinde ürünün, hangi tedarikçiden alındığı bilgisi
Özetleyecek olursak; dijitalleşme sayesinde; işletmedeki kalite ekibi, tüm süreçlerini doğru ve hızlı
şekilde yönetebilir. Müşterilerine daima aynı standartlarda ürün sunabilir. Üretim hataları oluşmadan, öncesinden tespit edilebilir. Müşteriden olası şikâyet uzun zaman sonra gelse bile, dijital ortamda her şey kayıt altında olduğundan anında tespit edilebilir.
Bu her aşamada “izlenebilirlik“ yeteneği ile ham madde kabulden, müşteriye sevkiyata kadar her bilgiye çok hızlı ve doğru şekilde erişme sağlanabilir.

Erdem Şahin
StokBar Proje Yöneticisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UML ve Modelleme – Bölüm 4 (Class (Sınıf) Diyagramları)

Bir önceki makalemizde UML modellemede kullanılan ilk diyagram olan Use Case diyagramını incelemiştik. Bu makalemizde nesne tabanlı programlamada kullanılan sınıflar ve sınıfların arasındaki ilişkileri modelleyebileceğimiz diyagramlar olan Class(Sınıf) diyagramlarını inceleyeceğiz. UML’de sınıflar, nesne tabanlı programlama mantığı ile tasarlanmıştır. Sınıf diyagramının amacı bir model içerisinde sınıfların tasvir edilmesidir. Nesne tabanlı uygulamada, sınıfların kendi özellikleri (üye değişkenler), işlevleri (üye fonksiyonlar) ve diğer sınıflarla ilişkileri bulunmaktadır. UML’de sınıf diyagramlarının genel gösterimi aşağıdaki gibidir. Şekil 1. Class Diyagram Şekil1’de görüldüğü üzere bir dikdörtgeni 3 parçaya bölüyoruz. En üst bölüm sınıf adını, orta kısım özellik listesini (üye değişkenler) ve en son kısım, işlev listesini (üye fonksiyonlar) göstermektedir. Çoğu diyagramlarda alt iki bölüm çıkarılır. Genelde tüm özellik ve işlevler gösterilmemektedir. Ama

UML ve Modelleme – Bölüm 3 (Use Case Diyagramlar)

Önceki iki makalemizde ( 1 , 2 ) UML’e genel olarak değinip ve modellemede kullanacağımız dokuz diyagram hakkında bilgiler vermiştik. Bu makalemizde Use Case diyagramından detaylı bahsedeceğiz. Öncelikle, genel Use case diyagramının tanımını hatırlayalım. “Bir kullanıcı ve bir sistem arasındaki etkileşimi anlatan senaryo topluluğudur.” Ivar Jacobson Senaryo tanımı için der ki: “Aktörle sistem arasında gerçekleştirilen, sonucunda aktöre farkedilir getirisi/ faydası oluşan etkileşimli diyalogdur. ” UML Use Case Diyagramları  sistemin işlevselliğini açıklamak amacıyla kullanılır. Sistemin birbirinden ayrı özelliklerinin detaylarını göstermekten ziyade, Use Case Diyagramlar, tüm mevcut işlevselliği göstermek için kullanılabilir. Buradaki en önemli noktalardan biri,   Use Case Diyagramlar temelde sequence diyagram ve akış diyagramlarından farklıdır. Use Case diyagramlar dört ana elemandan oluşmaktadır. Aktörler , Sistem (Proje kapsamını belirtir) , Use Caseler ve bunlar ara

Yazılım Maliyet Tahmineleme Tecrübeleri

Yazılım mühendisliğinde maliyet hesabı her zaman problem olmuştur. "Bu iş kaç Adam/Gün tutar?" sorusuyla sıkça karşılaşıyoruz. Adam/gün veya Adam/ay ölçütleri bir kaynağın/kişinin belirtilen zaman dilimindeki iş gücü anlamına gelir. Tabi bu noktada yine kafa karışıklıkları başlar. 6 A/G'lik bir işi hızlandıralım diye 2 kişi ile yapmaya çalışsak ve kaynak/kod, modül, altyapı, insan vb. her bir şeyi bir kenara bıraksak, matematiksel basit formülle 6/2=3 A/G'de biter? Gerçek hayat böyle değil, öncelikle bunu anlamamız lazım. Hep şu örnek verilir; "Aynı bebeği 2 kadın birlikte daha kısa sürede doğurur mu?" Eğer bunun cevabı "Evet" ise (veya bir gün böyle bir durum ortaya çıkarsa), yazımı değiştirmem gerekecek:) Mevzu gerçekten derin...Maliyet hesabı; bulunduğunuz firmanın yazılım süreçlerini hangi methodlarla uyguladığına, ilgili işin o dönemdeki aciliyetine, (şirket yönetiminin baskısına:)) vb. bir çok duruma bağlı olabilir. Örneğin; bizim firmada e